gerçek isminin "leaf" olduğunu zannedenler var, buna yol açan şey, kendisinin geçici olarak ismini "leaf" olarak (kardeşlerinin isimleriyle uyumlu olsun diye herhalde) değiştirmiş olmasıdır. sebebi de joaquin isminin insanlar tarafından doğru telaffuz edilememesiymiş. kendisine "kitten" şeklinde hitap edilebileceğini de belirtiyor her yerde. neyse, ekim ayında mutlu bir olayın gerçekleştiği kırk yılda bir görünür, ki 1974 yılına ait o tuhaf ekim ayının 28'inde kendisinin dünyaya bırakılmış olması da nelerin işaretidir şimdilik bilemiyoruz. annesi macar-rus ve babası ispanyol-irlandalı karışımıdır, yakışıklılığının tarifi ne kadar karmaşık siz anlayın artık. kendisi, genç yaşta ölen ünlü oyuncu river phoenix'in kardeşidir. bütün kardeşleri az çok oyunculuk yapmıştır zaten bunun. bir de tuhaf isimleri var hepsinin, river, rainbow, liberty butterfly, summer joy... akraba olası geliyo insanın hepsiyle. öhem...

dönemin hippi kuşağının temsilcilerinden olan bir anne-babanın çocuğu olan ve uyum sağlayamadığı okul hayatına 9. sınıfta canın cehenneme diyen bu aşkımız, canımız ciğerimiz, buzdolabı tamircisi olarak çalışmaya başlıyor. "tanrı'nın çocukları" isimli dinsel bir hareketin misyoneri haline gelen anne-babasının hayatın anlamını keşfetmek adına manhattan'dan çıktıkları yolculuğun sonunda, porto riko'da hayata merhaba demiş olan joaquin, daha sonra bu tarikatın dağılması sonucunda yine ailesiyle birlikte amerika'ya taşınıyor.

1979'da ailede yaşanan ekonomik sorunlar yüzünden kardeşleri river ve rainbow ile birlikte sokaklarda dans edip şarkı söyleyen phoenix, profesyonel anlamdaki ilk deneyimini 1982 yılında cbs'nin kısa süreli tv dizilerinden "seven brides for seven brothers" ile yaşamış ve `backwards:the riddle of dyslexia`(1984), kiss don't tell(1985), `morningstar/eveningstar`(1986) gibi tv yapımlarından sonra, 1986 yılında kendisinin ilk sinema deneyimi olan space camp(1986)'ta başrol oynamış, ertesi yıl da russkies ve bir soğuk savaş klasiği olan the russian are coming gelmiştir. 1988'de secret witness ve 1989'da parenthood adlı yapımlarda rol alan manyağımız, kendisi için uygun roller bulunan "iyi senaryo"lar olmadığını düşünerek 1991'de rol alacağı walking the dog'a kadar sinemaya ara verir.

1993 yılında aşırı dozda uyuşturucu kullanmaktan ötürü hayata veda eden kardeşi river'ın ölümü, joaquin'i yıkacak ve kendisini uzun bir süre toparlayamayacaktır. en sonunda, bu kaybını unutmak için tekrar sinemaya döndüğü söylenen joaquin, kendisine hak ettiği ilgiyi kazandıracak olacak olan to die for adlı filmde rol alıyor nicole kidman ile birlikte. yıl 1995 ve joaquin henüz 21 yaşında şöhretle tanışıyor ufak ufak. "jimmy" karakteriyle dikkatleri üzerine topladığı bu filmin ardından, 1997 yapımı inventing the abbotts adlı filmde, bu kez liv tyler ile çıkıyor karşımıza. liv tyler ile yaşadığı aşkla da kendisinden bolca söz ettirdiği bir gerçek. liv'in, kendisinin çıkma teklif ettiği ilk kız olduğunu söylemiştir bir de. her alanda seçiciliğin de bu kadarı yani.

pek çoğunuzun ona ilk kez bu denli dikkat ettiği ve dolayısıyla asıl şöhretine kavuştuğu gladiator adlı filmden önce, u turn(1997), return to paradise(1998), clay pigeons(1998), 8 mm(1999) ve the yards(2000) adlı filmlerde de rastlayacağız kendisine.

malumunuz, sonra gladiator(2000)'de imparator commodus rolüyle herkes tarafından tanınacaktır bu insanüstü yaratık. (sırası gelmişken, bu filmdeki performansı ile oscara aday olarak sunulan joaquin'e mevzubahis ödülü vermeyen juriyi de saygısızlıkla analım.) sonra aynı yıl marquis de sade'ın hayatından kesitler sunan "quills"deki oyunculuğuyla ağzımıza bir kez daha tükürecektir.

buffalo soldiers(2001), signs(2002), it s all about love(2003), brother bear(2003)(seslendirme), aurora island(2003), earthlings(2003)(belgesel), ladder 49(2004), hotel rwanda(2004),the village(2004)... ve en sonunda walk the line(2004) adlı filmdeki performansı nihayet bir ödüllle*(*altın küre) taçlanan phoenix'in rol aldığı son iki film, reservation road(2007) ve we own the night(2007)'tır. (edit: yazıdan sonra şu geldi: two lovers)

saydığımız bu filmler arasından özellikle birkaçına ve joaquin'in oyunculuk performansına etraflıca değinmemiz gerekecek, bunları şimdilik başka yazılara erteliyoruz.

sonuç olarak; tuhaf bir ailenin tuhaf çocuğu, sinema dünyasının en güzel gözlü erkeği, genç kızların yürek hoplayışıdır bu genç adam. vejetaryen ve hayvan dostudur fena biçimde. dudağındaki ize, nereye baksa sanki dönüp içinize saplanan bakışlarına, kabul edip büründüğü her biri birbirinden tuhaf karakterleri ölümsüzleştirdiği her bir mimiğine aşık olan tonla insan tanıyorum. ancak hakkında yine muhtemelen bir sürü şey yazacağım bu manyağa beslediğim hayranlığın asıl nedenini anlatmayacağım ben kendi adıma. şimdilik eski bir tanımla bitirelim bu yazıyı burada;

ölümden sonraki hayatta sevgilim olmasını dilediğim adam. cennette ya da cehennemde...